Yeniçağı kapatıp yakınçağı başlatan, onlarca filme,tablolara ve diğer sanat eserlerine tesir eden, tarihin kanlı devrimlerinden biri olan Fransız Devrimini (Fransız İhtilâli) öğrenelim👇
Fransız Devrimi Nedir?
Fransız Devrimi, 5 Mayıs 1789’de başlayan ve 9 Kasım 1799’de biten bir isyan hareketidir. Fransa’daki mutlak monarşinin devrilip, yerine cumhuriyetin kurulması ve Katolik Kilisesi’nin ciddi reformlara gitmeye zorlanmasıdır. Milliyetçilik akımını ve Yakınçağ’ı başlatmasıyla Avrupa ve Dünya tarihinde büyük bir dönüm noktası olmuştur.Sosyal bir akım olarak başlayan Fransız ihtilali, Avrupa ve Batı dünyasında benimsenmiş ve tarihin dönüm noktası olmuştur.
Devrime Ortam Hazırlayan Etmenler Nelerdir?
- Düşünce Akımları
Fransız halkı büyük bir evrim geçirmekteydi. Halk kitap okuma alışkanlığı kazanıyor, çocuklarını üniversiteye göndererek onlara güzel bir gelecek kurmak için çalışmalara başlıyordu. Bağımsız yayıncıların çıkardıkları gazete, bildiri ve broşürler, kitlesel bilinçlenmeye yol açmaktaydı. Toplum büyük bir hızla değişmekte, bunun altında da ‘aydınlanma filozoflarının’ büyük etkisi bulunmaktaydı.
Bununla birlikte Fransız toplumu büyük bir kültürel atılım gerçekleştiriyordu. Aydınlanma felsefesi; mantığın, köklü gelenekleri ve siyasal rejimin mutlakiyetçi eğilimlerini ortadan kaldırmayı emrettiğine kanaat getiriyordu. Aydınlanmacılar, özgürlüğün tüm alanlarda olması gerektiği fikrini savunmaktaydı.
- Descartes, daha 17. yüzyılda, aklın ve eleştirel zihniyetin üstünlüğüne vurgu yapmıştır.
- Montesquieu ise yasama erkinin halkı temsil eden vekiller aracılığı ile kullanılmasını ve güçler ayrılığı ilkesinin hayata geçirilmesini önermiştir.
- Voltaire‘e göre kral, filozoflardan kurulu danışmanların örgütüne uyarak toplumu aydınlatmayı hedeflemeli, İngiliz modelini benimseyerek, parlamenter bir sistemin kapılarını açmalıydı.
- Rousseau, insanların doğuştan eşit olduğuna inanmakta, çoğunluğun iradesinin (halk egemenliği) siyasal rejime hâkim olması gerektiğini vurgulamaktaydı.
- Diderot ile D’Alembert ise yasa önünde eşitlik, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi talepleri dillendirmekteydi.
Giderek bilinçlenen toplum daha da eleştirel olmuş ve toplumun talepleri giderek olgunlaşmıştır. Halk sarayın, kralın, seçkinlerin denetiminden çıkmaya başlamış ve yönetimde söz sahibi olmak istemiştir.

- Ekonomik Sebepler
Devrimden önceki yıllarda Fransa ekonomisin durumu pek parlak sayılmazdı. Aslında pek çok çağdaş devlete göre ekonomisi ilerideydi. Fakat köylünün mahsul alamaması ve savaş giderlerinden dolayı gerileme dönemine girmiştir.
Kıtlık nedeniyle köylü kesimin, kentlere göç etmesiyle büyük toplumsal sorunlar ortaya çıkmıştır. Fakat şehirlerde de onları parlak bir yaşam beklememektedir; artan nüfusun ihtiyacını şehirler karşılayamaz duruma gelmiştir. Büyük şehirler yoğun nüfusu barındıramaz hale gelmesine rağmen halk, içine düşmüş oldukları bu ekonomik olumsuzluklara rağmen düzenli olarak vergilerini ödemiştir.
Nüfus artması doyurulması gereken insanların çoğalmasına sebep olmuştur. Gelenlerin işsizlik sorunuyla da karşılaşması, istihdam olanağı bulamamaları toplumsal sorunların artmasına neden olmuştur. köylü, mahsulünden beklenen verimi alamayarak büyük sıkıntılarla karşılaşmıştır.

Halkın içinde bulunduğu ekonomik sorunlar vergilerin düzenli olarak ödenmemesine yol açmış devletin en önemli gelir kaynağı olan vergilerin sekteye uğraması hazineyi büyük bir bunalıma sürüklemiş, uzayan savaş maliyetlerinin fazla olması ve teknolojinin gelişmesiyle savaş masraflarının artması, bir de saray masraflarının aşırılığı sebebi ile devlet iflasın eşiğine gelmiştir.
Bu nedenle kral, vergilerin artırılması ve yeni vergiler konması yolunu tutmuş; bu plan dahilinde tüm toplumda vergilerin yaygınlaşması düşüncesi ortaya çıkmıştır. Paris Parlamentosu da bu yeni vergi aleyhine onay vermeyerek genel meclisin, États Généraux‘un toplanmasını istemiştir.
Diğer taraftan saray harcamalarının artması ve savaşların uzamasıyla birlikte harcamalar karşılanamamıştır. Gelişen ticaret, savaşlar sebebiyle yavaşlama yönüne kaymış; Krallık bu harcamaları toplumun genelinde yapılacak torak üzerinden alınacak bir vergi artışıyla düzeltmeye çalışmı fakat bu geri tepmiştir. İflasın eşiğine gelen Fransa kaybettiği Kuzey Amerika sömürge kolonilerindeki isyanı da mali yönden desteklediği için merkezi yönetim tükenme noktasına gelmiştir.
- Siyasi Sebepler
Devrimci düşünce, ülkede köklü yapısal değişikliklere gitmesi gerektiğine inanan katmanlar arasında yayılmaya başlamıştır. Aydınlanma filozoflarının etkileri yanında İngiliz Halklar bildirgesi gibi metinler ve bunların temelini oluşturan John Locke’nin fikirleri, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde dile getirilen demokratik ilkeler ve liberal ekonomi fikirleri burjuvaları hareketlendirmiştir. Fransızlar dışarıdan gelen fikir ve hareketleri içselleştirerek ihtilale zemin hazırlamışlardır.
Toprak sahipleri ve soylular ayrıcalıklarını korumaya çalışmakta; bu sebeple burjuvaların soylu tabakasına geçmesini engelleyecek barikatlar yükseltilmektedir. Soylular statülerini koruma hevesindeyken, dış ticarette aktif olarak rol alan burjuva sınıfı kazandıkları ekonomik güçlerini bir siyasi başarı ile taçlandırmak istiyor ve Parlamento’da daha aktif bir şekilde görev yapmak istiyorlardı.

Parlamentonun toplanmasıyla mutlak monarşi olan yönetime yetkilerinin sınırlandırılması gerektiğini düşünen orta sınıf ve varlıklı kesim; iç gümrük uygulamasını kaldırılarak iç ticaretin serbestleştirilmesi ve halkın yönetimde daha çok söz sahibi olması gerektiği fikrini savunmuşlardır. Özellikle de burjuva sınıfı, İngiliz devriminin etkisiyle geçici çözümle yetinmek değil, kitlesel olarak İngiliz modelindeki gibi ‘parlamenter monarşi rejimi’ altında yönetime katılmayı arzulamaktadır. Kırsal nüfus ise üzerindeki vergi yükünün hafiflemesini istemektedir. Fakat merkezi otorite ülkenin içinde bulunduğu evrimsel süreci kavrayamamış ve eski yöntemlerle sorunları halletme yolunu seçmiştir.
Fransız İhtilalinin özgülükçü ve eşitlikçi düşünce tarzına karşı öncelikle kendi statüsünü korumaya çalışan Kral’ın bu tavrı, her ne kadar ekonomik olarak güçlü olmalarına rağmen soylu sınıfına yükselemeyen burjuvaları da bu akımı desteklemeye itmiştir. 1789 yılında toplanan Parlamento; soylular, din adamları ve halktan kurulan üç kamaradan oluşmaktaydı.
Öte yandan Kral’ın istekleri ve her geçen gün artan vergi yükü altında ezilen halkın Cumhuriyete olan ilgisi artırmış ve bu durum halkta bir ihtilal düşüncesi oluşturmuştur. Özellikle devrimci düşünceye inanan katman, merkezi yönetimin sorunları baskıcı bir yöntemle bastırması üzerine Burjuva, İngiltere’nin parlamenter mutlak monarşi tarzını benimsemek istemiştir. Fakat halkın bu istekleri Kral tarafından ret edilmiş ve toplum kanlı bir devrime sürüklenmiştir.
États Généraux’un Toplanması
1789 yılında XVI. Louis, soyluları toplayıp toprak mülkiyeti üzerinden vergi alınmasını istediğinde soylular meclisin toplanmasını istediler. 1614 yılından beri toplanmamış olan Genel Meclis, soylular, din adamları ve halktan seçilen üç sınıftan oluşuyordu. Meclisin toplanması, toplumsal yapıdaki çelişkilerin de ortaya çıkmasına neden oldu. Bir yanda soyluların ve din adamlarının ayrıcalıklı durumu diğer yandan da burjuvazi ve halktan temsilciler arasında da mecliste ciddi sorunlar ortaya çıktı.

18. yüzyılın başlarından beri Fransa dış ticaretinin kat kat artması, burjuva sınıfını oluşturmuştu. Bu sınıf, artık sahip oldukları ekonomik güce karşılık gelecek bir politik güç istiyorlardı. Feodal yapının ve monarşinin kaçınılmaz sonucu olan sosyo-ekonomik sınırlamaların kaldırılmasından yanaydılar.17 Haziran 1789’da ise üçüncü sınıfın temsilcileri Emmanuel-Joseph Sieyès öncülüğünde toplanıp bir kurucu meclis kurdular. Diğer sınıflara da kendilerine katılmaları için mesaj gönderdiler ve ülkenin yönetimine onlarla ya da onlar olmadan katılacaklarını bildirdiler.
Bu olanları engellemek için XVI. Louis meclisin toplandığı Salle des États’ın kapatılmasını emretti. Bunun üzerine meclis Versailles Sarayının hemen yanındaki tenis kortlarında toplanmaya başladılar ve burada 20 Haziran’da Fransa’ya yeni bir düzen getirilene kadar ayrılmayacaklarını söyleyen Tenis Kortu Yemini’ni (Le Serment du Jeu de Paume) ettiler. Kısa sürede ruhban sınıfının çoğunluğu da onlara katıldı.
Tenis Kortu Yemini ve Bastille Baskını
Meclisin toplanmasıyla orta sınıftan halk, özellikle varlıklı sınıflar, monarşiye karşı savaş açtılar. Tenis Kortu Yemini, birinci ve ikinci sınıf temsilcilerin üçüncü sınıf temsilcilerinin meclis binasına girmesini önlediği için, üçüncü sınıf temsilciler top oyunu salonuna gidip anayasa kabul edilinceye kadar meclisi dağıtmayacaklarına and içti.
Bir anayasayla monarşinin yetkilerinin sınırlandırılmasını, iç gümrük duvarlarının kaldırılarak iç ticaretin serbestleştirilmesi, vergilerin yeniden düzenlenmesi ve yönetimde daha fazla hak elde etme talebinde bulundular.Bu talepleri XVI. Louis kabul etmedi. Orta sınıf, peşine halktan diğer unsurları da katarak 14 Temmuz 1789 günü Bastille Hapishanesi’ne saldırdı. Hapishane ele geçirilip mahkûmlar salındı.

Talepleri Kral Louis tarafından kabul edilmeyen orta sınıf ve halktan oluşan grup Krallık baskısının merkezi olarak gördükleri Bastille Hapishanesine saldırarak hapishaneyi ele geçirmiş ve mahkumları serbest bırakmışlarıdır. Fransız ihtilalinde çok farklı kesimler bulunmuştur. Bunlardan yoksul halkı temsil eden grup kendilerine Enragée (Öfkeliler) adını vermişlerdir. Devrimi bir halk hareketinden çok toplumsal bir ilerleme olarak gören ayrıcalıklı kesim Jakobenler (radikal ilerlemeci) ve Jirondenler (liberal ve ılımlı ilerlemeci) olarak iki sınıfa ayrılmışlardır.
İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin Yayınlanması
14 Temmuz 1789 Bastillle baskınından sonra ihtilalci gruplar toplanarak bir kurucu meclis atamıştır. Kralın da boyun eğmek zorunda kaldığı bu kurucu meclise; kanunları hazırlamak, bütçenin güvenirliğini onaylamak ve hükümetin çalışmalarını kontrol etme yetkisi verilmiştir. İnsan ve Yurttaş Hakları bildirisinin yürürlüğe konmasından sonra kurucu meclis yürütme erkini kullanarak Fransa’daki Feodalite kurumlarını yıkmıştır.
26 Ağustos 1789’te İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi‘ni yayınlamışlardır. 1791′de kabul edilen Fransız Anayasası’na önsöz olarak eklenmiştir. Ardından da ulusal egemenliğe dayanan bir anayasa hazırlayarak monarşinin yetkilerini sınırlandırdı. Bu anayasa, halk tarafından seçilecek bir parlamentonun yasama ve yürütme yetkilerini kralla paylaşmasını öngörmekteydi.

İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin uygulamaya konulması ve bir halk meclisinin yürütme erkini ele alması, Fransa’da feodalite kurumlarını yıktı. Zaten halk yığınlarındaki soylulara karşı gelişen öfke, pek çok soylunun topraklarını bırakarak diğer Avrupa ülkelerine kaçmalarına yol açtı.Önceki baskılarından dolayı halkın tepkisini çeken soylular ihtilalle birlikte halk yığınlarının karşısında duramamış ve topraklarını bırakarak Avrupa’nın farklı ülkelerine kaçmak zorunda kalmışlardır.
Feodal sınırlamalardan kurtulan Fransa’nın büyük bir ekonomik atılım gerçekleştireceği ve bu ekonomik olanakların da Fransa askeri gücünü kolaylıkla besleyebileceği Avrupalı devletler tarafından öngörmüştür. Öte yandan Fransa’da meydana gelen bu özgürlükçü ve eşitlikçi düşünce yapısı zamanla bütün monarşilerin yıkılmasına neden olmuş ve Fransız Devrimi zamanla bütün Dünya’yı etkisi altına almıştır.
Fransa’daki tüm bu gelişmeler, tüm Avrupa açısından çok önemli sonuçlar doğuracak, sadece gelecek yılların değil, yüzyılların da içsel dinamiklerini kökten değiştirecekti. Avrupa’da herkes, feodal sınırlamalardan kurtulan bir Fransa ekonomisinin büyük bir gelişme göstereceğini, bunun ise Fransa’yı uluslararası ticaret alanında rekabet edilmesi çok zor bir güç haline getireceğini öngörebiliyordu.
Üstelik böylesi bir ekonomik büyümenin, eskisinden çok daha güçlü bir Fransız askeri gücünü besleyebilecek durumda olması, kuvvetle muhtemeldi. Öte yandan Fransa’da ortaya çıkan, insan haklarından, eşitlikten ve özgürlükten yana bu düşünce hareketinin tüm Avrupa’ya yayılması ve mevcut monarşilerin geleceğini tehdit etmesi kaçınılmazdı.
Kralın mutlakiyet idaresini yeniden kurmak için içeride isyan çıkartması, dışarıda ise Fransa’nın düşmanlarıyla işbirliğine gitmesi sonucu, 1792’de cumhuriyet ilan edildi.Fransız Devrimi cumhuriyeti ilan etmek isteyen birçok ülkeye örnek olmuştur.
Eylül Katliamı
Fransa Kralı XVI. Louis görevlerinden mahrum bırakıldıktan ve ailesi tutuklandıktan sonra Fransız halkının büyük bir kısmı, kraliyet yandaşlarının ayaklanacaklarına inanmıştı. Radikaller bunun gibi komplocuların öldürülmesini istemişlerdi. Kral’ın daha sonra isyan çıkarabileceğine inanan radikaller Kral ve ailesinin yok edilmesi gerektiğini savunmuştur.
2 Eylül 1792 de Kral yanlılarının başka bir hapishaneye nâkili sırasında Parisli bir silahlı grup konvoya saldırarak Kral yandaşlarını katletmişlerdir. Sadece 1793 ile 1794 yılları arasında (Jakoben devrimci diktatörlüğü) 18.000 ile 40.000 arasında kişi giyotin ile idam edildi. 1793-1794 yılları arasında binlerce kişi giyotinle infaz edilmiş ve bu devrimde rol oynayanlar “jacques” olarak adlandırılmışlardır. 21 Ocak 1793’te dış güçlerle ittifak yaptığı için kral XVI. Louis idam edildi. 16 Ekim 1793’te kraliçe Marie Antoinette vatan hainliği suçundan asılarak idam edildi.


Fransız İhtilali’nin SonuçlarıFransız İhtilaliyle yıkılmaz sanılan hatta egemenlik hakkını Tanrıdan aldıklarına inanılan mutlak Krallıkların yıkılabileceği görülmüştür. Fransız Devrimi’nin özgürlükçü ve eşitliği savunan düşünce yapısı Kıta Avrupa’sına ve diğer devletlere yayılmaya başlamıştır.
Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu kabul edilmiş, eşitlik, özgürlük ve adalet fikirleri benimsenmeye başlanmıştır. Fransız İhtilaliyle başlayan Milliyetçilik İlkesi siyasi bir nitelik kazanarak çok uluslu devletlerin sonu olmaya başlamıştır. Fransız İhtilali’nden sonra dağınık halde bulunan milletler birlikler kurmaya çalışmışlar ve ihtilalin getirdiği düşünce yapısı evrensel noktalara ulaşarak Yeniçağ kapanmış ve Yakınçağ başlamıştır. Fransızların yayınladığı İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi dünya çapında benimsenmiştir.
Devrim Sonrası Cumhuriyet Fransa’sı
Cumhuriyet esaslarına göre yeni bir anayasa hazırlandı fakat yasanın gerekleri ağırlaşan şartlar sebebiyle uygulanamadı. Zamanla ekonomik durumları normale dönen ve mali açıdan güçlenen halk temsilcileri, parlamentoda çoğunluk sağladılar ve ağır tedbirlerin kaldırılmasını istediler. Böylece 1795’te Direktuvar idaresi yapıldı. Direktuvar; Fransız Devrimi sonucunda oluşan asıl gücün, direktörlerde olduğu yönetim şeklidir. Napolyon tarafından yıkılmıştır.
Bu dönemde icra kuvveti, Beşyüzler ve İhtiyarlar Meclisi tarafından seçilecek beş direktuvara bırakıldı. Yasama yetkisi Beşyüzler Meclisi’ne verildi. Milli hâkimiyet esaslarının kullanılması cumhuriyet dönemine göre daha azaltıldı. Millet Meclisi seçimlerine katılmak zengin olmayı gerektirdi.
Sonuç olarak; devlet yönetimi güçleşti, meclisler arasındaki düşmanlık duyguları arttı, ordu, meclis kavgalarına ve siyasete girdi. Neticede konsüllük idaresine geçilmesine karar verildi.

1799’da konsüllük idaresi kuruldu. Bu idarede beş direktuvarın yetkileri üç konsüle devredildi ve tüm yetkiler birinci konsülde toplandı. Birinci konsül de General Napolyon Bonapart oldu. Konsül yönetimine geçişe yol açan darbe, Marksist terminolojide burjuva devrimci döneminin sonu olarak değerlendirilir. Bu idare 1804 yılına kadar devam etti. Bundan sonra imparatorluk idaresi başladı.
Fransız Devrimi’nin Sonuçları
- Yıkılmaz diye düşünülen, hatta egemenlik hakkını Tanrı’dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların yıkılabileceği ortaya çıktı.
- İlkel şekli Yunan şehir devletlerinde, gelişmiş şekli İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde görülen demokrasi, Kıta Avrupası’nda da gelişmeye başladı ve Batı medeniyetinin vazgeçilmez unsurlarından biri haline geldi.
- Egemenliğin halka ait olduğu kabul edildi.
- Milliyetçilik ilkesi, siyasi bir karakter kazanarak, çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili oldu. Dağınık halde bulunan milletler, siyasi birliklerini kurmaya başladılar.
- Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri yaygınlaşmaya başladı.
- Şahsi güçlere, zekâya ve girişim yeteneğine ortam hazırladı.
- Fransız İhtilâli, sonuçları bakımından evrensel olduğundan Yeniçağ’ın sonu, Yakın Çağ’ın başlangıcı kabul edildi.
- İnsan Hakları Bildirisi, Fransızlar tarafından dünya çapında bir bildiriye dönüştürüldü.Bildirge;
- insanların eşit doğduğunu ve eşit yaşamaları gerektiğini
- insanların zulme karşı direnme hakkı olduğunu
- her türlü egemenlik esasının millete dayalı olduğunu ve mutlak egemenliğin bir kişi ya da grubun elinde bulunamayacağını
- devleti idare edenlerin esas olarak millete karşı sorumlu olduğunu
- hiç kimsenin dini ve sosyal inançları yüzünden kınanamayacağını söylüyordu.
- Milli meclis, milli ordu, milli bayrak, milli marş gibi olgular ve semboller ortaya çıktı. Milliyetçilik siyasi bir ideoloji haline geldi.
- Milliyetçiliğin Avrupa’da yayılmasıyla tüm milletlerin kendi ulus-devletine sahip olması gerektiği fikri yaygınlaştı.Bu durum çok uluslu imparatorlukların sonunu hazırladı.
- Fransız İhtilali ile kiliseye ve din adamlarına verilen tüm ayrıcalıklar kaldırıldı. Kilisenin mallarına el koyuldu. Katolik Kilisesinin ekonomik, siyasi ve toplumsal gücü azaldı. Din ve devlet işleri tamamıyla ayrıldı. Katoliklik dışındaki din ve mezheplere karşı yapılan kısıtlamalar kaldırıldı. Dini serbestlik ve hoşgörü gelişti.
- Devrimden sonra burjuvazinin siyasi ve toplumsal gücü arttı. Toplumun en etkili kesimi haline geldi. Ayrıca soyluların ve kilisenin el koyulan mallarının çoğu burjuvazinin eline geçince konomik güçleri daha da arttı.
Fransız Devrimi’ni Konu Alan Eserler
Kitaplar
- Charles Dickens – İki Şehrin Hikayesi
- Victor Hugo – 1793 Devrimi
- Victor Hugo – Sefiller
- Eric Hobsbawm – Devrim Çağı
- Anatole France – Tanrılar Susamışlardı
- Server Tanilli – Dünyayı Değiştiren On Yıl
- Server Tanilli – Fransız Devriminden Portreler
- Oral Sander- Siyasi Tarih İlkçağlardan 1918’e
- Denis Guedj – Metrenin İcadı
- Thomas Carlyle – Fransız Devrimi
- Stefan Zweig – Marie Antionette
- Stefan Zweig – Joseph Fouché

Filmler
- La Marsailles (1937)
- La Seine no Hoshi (Anime, 1975)
- La Rose de Versailles (1979-1980)
- The French Revolution (History of the World Part I) (1981)
- La Nuit de Varennes (1982)
- Révolution française (1989)
- Danton (1983)
- L’Anglaise et le duc (2001)
- Marie Antoinette (2006)
- Chevalier (Anime, 2006-2007)
- Goya’s Ghosts (2007)
- Les Misérables (2012)

Tablolar
- La Liberté guidant le peuple – Eugène Delacroix
- Une Exécution capitale, place de la Révolution – Pierre-Antoine Demachy
- The Storming of the Bastille – Jean-Baptiste Lallemand
- Marie Antoinette being taken to her Execution – William Hamilton
- Napoleon in Egypt – Jean-Léon Gérôm
- Sacre de l’empereur Napoléon 1er et couronnement de l’impératrice Joséphine dans la cathédrale Notre-Dame de Paris -Jacques-Louis David
- Representation of the Declaration of the Rights of the Man and Citizen of 1789 – Jean-Jacques-François Le Barbier
- The National Assembly taking the Tennis Court Oath – Jacques-Louis David

DEMOKRASİ İLE DOLU GÜNLERE!…
